“siyah, beyaz ve çok renkli”7 Kasım – 7 Aralık 2013 Akbank Sanat Baskı Atölyesi Sergisi

Akbank Sanat bünyesindeki Özgün Baskıresim Atölyesi’nde 20 yılı aşkın bir süredir Türkiye’nin önde gelen sanatçılarına serigrafi ve litografi baskıresim yapabilme imkanı sunulmaktadır. Amacımız litografi ve serigrafi baskıresim tekniği ile sanatçıların yapıtlarından bir koleksiyon oluşturmaktır. Özgün baskıresim, adından da anlaşılacağı gibi sınırlı sayıda üretilen ve her baskının numaralanarak, sanatçının imzası ile hazırlandığı bir baskı tekniğidir. Sanatçının kendisi tarafından her renk için ayrı bir kalıp çizilip hazırlandığı ve kalıpların sanatçının yönetiminde tek tek basılması ile gerçekleştirildiği bir tekniktir.

Bu sergide, yaklaşık yirmi yıldır Özgün Baskıresim Atölyesi’nde yapılan çalışmalardan bir seçki sunulmaktadır.

Muhammen Bedel Nedir

Müzayedelerde sürekli duyduğumuz birçok terim vardır, bazılarını bilsek de birçoğu bu işle yeni ilgilenenler için çok yabancı, terimler serimizde bunları tek tek açıklayacağız…

Muhammen bedelin hesaplanması kişiden kişiye de değişiklik gösterebilir. Kısaca kataloglarda her eser için uzmanlar tarafından müzayedede satılabilecek tahmini değer (muhammen bedel) tespit edilmiştir. Muhammen bedel eserin kondisyonu,enderliği, kalitesi, provenans (önceki sahiplerinin tarihçeleri),kim için yapıldığı, kimin kullandığı gibi hesaba katılarak tespit edilmiştir.

7. Beyoğlu Sahaf Festivali Bitmeden Yetişin

Beyoğlu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı işbirliğiyle düzenlenen 7. Beyoğlu Sahaf Festivali, Tepebaşı’nda kitapseverlerle birlikte devam ediyor.

Festivalin açılışı dolayısıyla Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen tarafından basın toplantısı gerçekleştirildi.

Demircan, kitap ve sahaf kültürünün, kültür sanat hayatının önemli yapı taşlarından birini oluşturduğunu belirterek, festival ile Beyoğlu’nun Türkiye gündemine kitapla, sahafla taşınmasını istediklerini ifade etti. Kitapların en kolay, en doğru ve en cazip şekilde sunulduğu ortamlardan birinin, sahaf festivali olduğunu kaydeden Demircan, “Kıymetli sahaflarımız Nedret İşli, Lütfü Seymen, Asuman Bektaş, Lütfü Bayer gibi birçok usta sahafı başka hiçbir yerde böyle yan yana bulamıyoruz. Sahaf Fesitvali, bir üniversite dersi gibidir. Burada öğrenilecek çok ama çok şey var. Beyoğlu Sahaf Festivali’ni biraz da imparatorluk sarayının hazine dairesi gibi görüyorum. Burada her türlü mücevher var; üstelik çok ucuz” dedi.

Demircan, kitapçılar ve sahafların yanı sıra Beyoğlu’nun kültür-sanat hayatına önemli katkı sağlayan festivalde yer alan sahaflardan ücret talep edilmediğini söyledi.

7. Beyoğlu Sahaf Festivali, 19 Ekim’e kadar Tepebaşı’nda devam edecek.

Festival boyunca, kitapların yanı sıra tarihe tanıklık eden dergiler, eskiye ait yazılar, eski fotoğraflar, film, tiyatro afişleri, nadide levhalar, mektuplar, kartpostallar ve özel koleksiyonlar da stantlarda meraklılarının ilgisine sunulacak. Festival alanına kurulan sahnede yazarlar, ziyaretçilerle buluşacak.

Osmanlı’nın kemiklerini sızlatacak satış!

8. yüzyıla ait 4 Osmanlı mezar taşı bugün Londra’da açık artırmaya çıkıyor. Taşlar İstanbul’un tarihi mezarlığı Karacaahmet’ten çalındı. Uzmanlar ayakta. Türkiye müzayedenin durdurulmasını istiyor.

İngiltere bugün ilginç bir müzayedeye ev sahipliği yapacak. Londra’daki ‘High Road Auctions’ tarafından Türkiye saatiyle 20.00’de gerçekleşecek müzayedede Osmanlı mezar taşları da satışa sunuluyor. Açık artırma öncesi 18. yüzyıla ait bu taşların İstanbul’daki Karacaahmet Mezarlığı’ndan çalındığı belirlendi.

Akşam’ın haberine göre; Tarihçiler, “kimsesiz kalmış Osmanlı mezarlarının parça parça ticari objelere dönüştürüldüğü’ gerekçesiyle satışın durdurulmasını istiyor. Uzmanların Kültür Bakanlığı’nın el koymasını istediği satışta, dört adet Osmanlı mezar taşı satılacak. Müzayedenin 244 No’lu eseri 127 cm’lik mezar taşına 500 Sterlin; 177, 106 ve 130 cm boyundaki diğer üç taşa ise 600 Sterlin değer biçildi.

SIKIŞAN “GİRİT’TEN ALDIM” DİYOR

Osmanlı mezar taşı uzmanı Necdet İşli, Türkiye’de son yıllarda Osmanlı mezar taşı kaçakçılığının görüldüğünü belirterek “Bu konuda uluslararası organizasyon öyle çalışıyor ki, 2 metre boyundaki süslemeli lahitleri bile götürebiliyorlar. Bu konuda Türkiye’de açılmış 6-7 dava var. Taşların nereden çalındığını belirtseniz bile, sıkıştıkları zaman ‘Karacaahmet’ten değil Girit’ten aldık’ formülünü kullanıyorlar, Osmanlı’nın yayıldığı diğer coğrafyaları söylüyorlar” dedi.

KÜLTÜR BAKANLIĞI EL KOYSUN

Yıldız Vakfı Başkan Yardımcısı Ali Serim müzayede evini arayıp, eserlerin iadesinin gerektiği konusunda uyarıda bulunduğunu, ‘mal sahibini ve eserin nereden geldiğini’ sorduğunu ancak bilgi alamadığını belirtti. “Bunun üzerine İngiltere’deki arkadaşımı müşteri gibi müzayede evine gönderdim. Yetkililer, mezar taşlarının ‘Üsküdar’daki büyük mezarlıktan’ olduğunu söylemiş” diyen Serim şöyle devam etti: “Kimsesiz kalmış Osmanlı mezarlarının parça parça ticari objelere dönüştüğü gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Bu üzücü duruma Kültür ve Turizm Bakanlığı el koymalı, mezar taşı satışları yasaklatılmalı.”

YASAL DÜZENLEME ŞART

“Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası’na göre Türkiye’de arkeolojik eserlerin alım-satımı sadece koleksiyonerlik belgesi bulunan kimseler için serbesttir” ifadesini kullanan Serim, “Bu eserlerin yurt dışına çıkarılması kanunen yasak. Osmanlı mezar taşları ne yazık ki bu kapsamın dışında tutulabilmektedir. Yasal düzenleme hızla yapılmalı. Ecdada sahip çıkma zamanıdır. Kimsesiz kalan Osmanlı mezar taşları ticareti yapılacak sanat objeleri değildir” dedi.

8 BİN 500 LİRA VER KAVUĞU AL

İngiltere’nin Osmanlı mirasına bu ‘ticari’ ilgisi yeni değil. 19 Nisan 2007’de Londra’da yapılan bir müzayedede 29 cm yüksekliğindeki 17. ve 18. yüzyıllara ait mezar taşı kavuğu (solda) 7. 800 Sterlin’e (8.500 lira) satılmıştı.  7 Ekim 2010’da ise 19. yüzyıla ait 67×31.5 cm ebatlarındaki Osmanlı mezar taşı (sol başta) 3 bin Sterlin’den (9.100 TL) satışa çıkarken, 27 Nisan 2012’de Londra Sout Kensington’da yapılan müzayede 120 cm’lik 18. yy Osmanlı mezar taşına 2. 750 sterlin (8 bin lira) değer biçilmişti.

MEZAR TAŞLARININ SATIŞI DURDURULDU!

Kültür ve Turizm Bakanlığı, İngiltere’de Osmanlı mezar taşlarının satışının durdurulduğunu açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, basında ‘İngiliz’den Satılık Osmanlı Mezar Taşı’ başlıklıhaber yer aldığı hatırlatılarak, Londra Kültür Müşavirliği’nin görüşmeleri sonucu satışın durdurulduğu kaydedildi.

Bakanlık açıklaması şöyle: “İncelenme üzerine, 3’ü erkek 1’i de bir kadına ait olan 4 adet mezar taşının satışa çıkarıldığı ‘High Road Auctions’ firmasının internet sitesinde yapılan inceleme sonucunda teyit edilmiştir. 244 ve 246 lot numaralarıyla satışa çıkan mezar taşlarının ülkemizde çalıntı kaydı bulunup bulunmadığına ilişkin olarak Interpol veri tabanı dâhil arşiv araştırmaları gerçekleştirilmiş ancak çalıntı kayıtlarına ulaşılamamıştır. Londra Kültür Müşavirliğimiz aracıyla yapılan görüşmeler sonucunda, söz konusu mezar taşlarının satışı durdurulmuş olup, ülkemize iadesi için kanıt aranmasına yönelik çalışmalar başlatılmıştır.”

OSMAN HAMDİ BEY’İN ESERİ 3 MİLYON 282 BİN LİRAYA ALICI BULDU

Osmanlı Dönemine ait sanat eserleri çıkarıldıkları müzayedeyle yeni sahiplerini buldu. Yağlı boya tablolarının yer aldığı açık artırmada, hat eserleri ve antika eşyalar ilgi odağı oldu. Müzayedede, en pahalı eser Osman Hamdi Bey’in yağlı boya tablosu oldu. Eser 3 milyon 282 bin TL’ye satıldı.

Osmanlı dönemine ait sanat eserleri, Beşiktaş Swissotel’de müzayedeye çıkartıldı. Artam Antik A.Ş. tarafından 275. kez gerçekleştirilen müzayedede Osman Hamdi Bey, Süleyman Seyyid, Halil Paşa, Hoca Ali Rıza, İbrahim Çallı, Hikmet Onat gibi dönemin ünlü sanatçılarının eserleri yer aldı. Yağlı boya tablolarının yanı sıra Hafız Osman, Hasan Rıza, Kazasker Mustafa İzzet gibi hattatların Hilye-i Şerif, levha ve murakka eserleri, tombaklar, tuğralı gümüşler ve mobilya gibi Osmanlı dönemine ait antikalar da müzayedede görücüye çıktı.

Müzayedenin en gözde eseri ise dönemin ünlü ressamı ve ilk Türk Arkeologu Osman Hamdi Beyin ‘Vazo yerleştiren kız’ tablosu oldu. Tuval üzerine yağlı boya olarak 1883 yılında yapılan eser, 1 milyon 800 bin liradan açık artırmaya sunuldu. Kıran kırana geçen açık artırmada, Osman Hamdi Beyin yağlı boya tablosu fiyatı 3 milyon 282 TL’ye satıldı. Eserin alıcı ise açıklanmadı.

Müzayedeye başkanlık yapan Turgay Artam, “Bu müzayedenin bir önemi olsun dedik ve dönemin önemli sanatçılarının eserlerini bir araya getirdik. Çok özel koleksiyon oluştu. Onun haricinde el yazması Kur’anlar, fermanlar, Sultan Abdülaziz ve Abdülhamit’e ait tuğralı gümüşler, tombaklar hepsi bu müzayedede buluştu. Kolleksiyoncular için bunu büyük bir fırsat olarak görüyorum. Osman Hamdi’nin ‘vazo yerleştiren kız’ tablosu en önemli tablolardan bir tanesi.” dedi.

Açık Artırma Satış Rekoru Kırıldı

Hong Kong’da 30 milyon 600 bin dolara satılan bıldırcın yumurtası büyüklüğündeki elmas, müzayede de şimdiye kadar satılan en değerli mücevher oldu.

Sotheby’s şirketinin düzenlediği mücevher müzayedesinde satışa sunulan, 118 karatlık elmas, telefonla açık artırmada teklif veren 2 katılımcıdan birinin yenilgiyi kabul etmesinin ardından sadece 6 dakikada satıldı.

Afrika’nın güneyinde iki yıl önce çıkarılan ve kesilen, oval biçimli “kusursuz” elmas 27 milyon 300 bin  dolar (yaklaşık 54 milyon 422 bin TL) başlangıç fiyatıyla satışa sunulmuştu.

Sotheby’s’in 28 milyon ile 35 milyon dolar arasında satılacağı tahmininde bulunduğu elmas, hesaplanan en yüksek değerin altında alıcı bulmasına karşın, şimdiye kadar bir müzayedede satılan en değerli mücevher olma özelliğini kazandı.

Daha önceki rekor, 6 ay önce Christie’s müzayede şirketinin İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlediği açık artırmada 26 milyon 700 bin dolara (yaklaşık 53 milyon 223 bin TL) satılan bir beyaz elmasa aitti

Antalya Klasik Otomobil Kulübü, birbirinden değerli 25 klasik otomobil ile görücüye çıktı.

2010 yılında kurulan dernek, 23 üyeye ulaştı. Ağırlıklı klasik otomobil sahiplerinin bulunduğu kulüpte, henüz otomobili olmayan üyeler de yer alıyor. Daha önce çeşitli alışveriş merkezleri, kentin büyük meydanları ve fuarlarda otomobillerini sergileyen kulüp üyeleri, amaçlarının klasik otomobillerin değerinin anlaşılması ve tüm otomobil tutkunlarının bir araya gelmesi olduğunun altını çiziyor.

Dernek başkanı Serkan Uzel, aralarında çok değerli otomobillere sahip üyeler olduğu gibi, henüz otomobil sahibi olmayan ancak aynı tutkuyu yaşayan arkadaşlarının da bulunduğunu söyledi. Daha önceki faaliyetlerinin yoğun ilgi gördüğünü belirten Uzel, sadece Antalya ile sınırlı kalmayıp, tüm ülkede bulunan derneklerle birlikte çalışarak imza atmaya çalıştıkları özel proje hakkında bilgi verdi.

Türkiye’deki 7 antika otomobil derneğinin birleşmesiyle kurulan Antika Otomobil Federasyonu ile daha güçlü bir mecra haline gelen otomobil tutkunları, trafiğe çıkabilen tüm otomobillerin envanter listesini hazırladı. Bitmesine az bir zaman kalan proje ile yeni bir sektör açılmasını öngören üyeler, otomobil parçaları, otomobillerin tamiri ve bakımı için gereken sektörel iş kolu ve yasal düzenlemelerle hem ekonomik hem de manevi değeri yüksek bir sektör oluşturmayı amaçlıyor. Bu konuda federasyon olarak devlet desteği almak için çalışma başlatan üyeler, buluştukları platformda aynı amaç için çabalıyor.

Klasik otomobil edinmenin ekonomik açıdan da fedakarlık istediğini, bu konuda kendilerineyardımcı olacak yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini savunan üyeler, otomobil tutkusunu bir araya geldikleri etkinliklerde paylaşıyor. Farklı organizasyonlarda buluşan emektar araçlar, yıllarameydan okuyan duruşları ve onlara gözü gibi bakan sahipleri ile birlikte poz veriyor.

Eylülün son haftası Fethiye gezisi düzenleyeceklerini söyleyen Uzel, daha sonrası için çok sayıda faaliyetle devam edeceklerini belirtti. Üyeler, otomobili olsun ya da olmasın klasik otomobil tutkusunu yaşayan herkesi aralarında görmek istediklerini aktardı.

 

Alman ressam ‘Richter’e yeni rekor geliyor

Rock ve blues müziğinin en önemli isimlerinden Eric Clapton, çağdaş sanat koleksiyonundan bir tabloyu daha satışa sunacak.

Christie’s müzayede evinin 21 Kasım günü New York’ta düzenleyeceği açık artırmada, soyut çalışmalarıyla tanınan Alman ressam Gerhard Richter’in ‘Abstraktes Bild’ serisinden Clapton’ın sahip olduğu 1993 tarihli ‘809-1’ kodlu eser satışa sunulacak. Satış için New York’a gelmeden önce Londra ve Paris fuarlarını gezecek olan tablonun 20 ila 25 milyon dolar (40 ila 50 milyon lira) arasında alıcı bulması bekleniyor. Clapton yine Richter’in aynı serisine ait, 1994 tarihli ‘809-4’ kodlu eseri geçtiğimiz sene ekim ayında müzayedede satışa sunmuş, 14-19 milyon dolar arasında alıcı bulması beklenen eser, beklentilerin oldukça üzerine çıkıp alış fiyatının otuz katına, 34 milyon dolara (68 milyon lira) satılmış ve ‘yaşayan bir sanatçıya ait en pahalı tablo’ unvanını kazanmıştı. Clapton bu iki eserle beraber henüz satışa sunmadığı başka bir Richter tablosunu 3.4 milyon dolara satın almıştı. Ünlü gitaristin Richter tablolarını neden elden çıkardığı ise bilinmiyor.

‘Ekonomik kriz kadar saçma’
‘Abstraktes Bild (809-4)’ adlı tablo, ‘yaşayan bir sanatçıya ait en pahalı tablo’ unvanını daha sonra yine bir Gerhard Richter eserine, geçtiğimiz mayıs ayında satışa sunulan 1968 yılına ait ‘Domplatz, Mailand’ tablosuna kaybetti. Richter tablolarının satış fiyatlarına dair kendisine sorulan bir soruya, “Bu en az ekonomik kriz kadar saçma bir olay. Buna anlam vermek imkansız,” cevabını vermişti.